Beklediğinizden Çok Daha Farklı: Murat Göğebakan’ın “Vurgunum” Şarkısının Hikayesini Biliyor muydunuz?
Şarkılarıyla hepimizi mest eden ünlü şarkıcı Murat Göğebakan, 2014 yılında baş edemediği hastalık dolayısıyla aramızdan ayrılmıştı. Anadolu rock müziğinin sevilen isimlerinden olan Göğebakan, hayat hikayesiyle de herkesi etkisi altına almış isimlerden biri. Hayat hikayesi beyazperdeye yansıtılmaya hazırlanan Göğebakan’ın ‘Vurgunum’ şarkısının hikayesi de bu sayede yeniden gündem oldu. Peki siz ‘Vurgunum’ şarkısının hikayesini biliyor musunuz? 👇
Herkesin hatırında iyi kalmış, ihanetin ve hüznün esiri olmuş bir şarkıcıydı Murat Göğebakan.
Öyle ki 2014 yılında aramızdan ayrılan şarkıcının hayatı, sinema perdelerine dökülmeye hazırlanıyor.
2009 yılında grip semptomları göstererek gittiği hastaneden kan kanseri (lösemi) olduğunu öğrenerek çıkmıştı Murat Göğebakan. 2 senelik bir tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşmuştu sonra. 2013 yılında ise hastalığı yeniden nüksetti ve 2014 yılında 45 yaşında aramızdan ayrıldı usta sanatçı.
Fakat hastalığının yanı sıra hayatı boyunca başına gelenler ve yaşadıkları da onun hikayesinin tuzu biberiydi. Çünkü hastalığı, 11 yıllık eşinin kendini aldattığını öğrendikten sonra yeniden nüksetmişti.
Göğebakan’ın vefatının ardından annesi “Oğlum kanseri yendi, ihaneti yenemedi” demiş, herkesi duygulandırmıştı. Aldatıldığını öğrenen Göğebakan’ın tedaviyi reddettiğini söylemişti.
Konserlerinde içli içli “Vurgunum” söyleyen Murat Göğebakan’ın bu yaşadıkları dolayısıyla şarkıyı hep bir kadına yazdığı düşünüldü. Fakat olayın aslı başka…
Murat Göğebakan, “Vurgunum” şarkısının hikayesini aslında yıllar önce bir röportajda anlatmış. Şarkıyı yazarken Umre’deymiş kendisi.
”Şarkının sözlerinde şu satırlar vardı; ‘Ben gönlümün ayak bağını senin kapına astım da geldim…’ Yani, Biz her şeyiyle gönlümüzün ayak bağını bıraktık geldik. ‘Benim için dünya ile alakalı birçok şeyi kapattım ben’ yani ‘Sana geldim ben!’ dedim. O ortam içerisinde beraberinde burada samimiyet, sağlık, özel hayat vardı. O sıkıntılı ara dönemde ben oraya gittim, sığındım. Çünkü bana göre bir kulun gidebileceği, sığınabileceği ilk yerdir ve eğer sabrınla beklersen mükâfatını mutlaka Cenab-ı Allah nasip eder.’
Yaşadığı en zor dönemlerde kendini Medine’de sağlıklı, huzurlu hissettiğini söyleyen Göğebakan, kendini sığınakta hissettiğini de dile getirmiş. Şarkının hikayesi de böylece başlamış.
‘Biz ilk Medine-i Münevvere’ye geldiğimizde içeriye girip Ravza’ya doğru ilerlerken öğle ezanı okunuyordu ve çok sevdiğim bir ağabeyim bana ‘İnşallah burada çok güzel bir şey yazarsın’ dedi. Ben de orda; ‘Nasip eden nasip ederse, nasip olana eyvallah!’ deriz dedim. Bir anda daha Ravza’ya gelmemişken yürürken bile bunu söylüyordum. Ravza’nın karşısına geçtiğimde döndüm ağabeye ‘Ben gönlümün ayak bağını senin kapına astım da geldim’ dedim. Aslında orijinalinde şunu demiştik; ‘Ben gönlümün ayak bağını bela durağına astım da geldim.’ Yani, ‘Konuyu kapattım, her şeyi bitirdim ben. Yüreğim temiz gitmek istiyorum ben ve Sana öyle geldim, samimi geldim’ demek istemiştim ve orda başladı. O gece, yatsı namazından sonra genç kardeşlerimizle sohbet ederken ben de bir yandan dilimin döndüğünce aşkı anlatırken bir yandan da notlar tutuyordum. Yazmaya başladık ve işte ‘Vurgunum’ çıktı.”
Hikayenin bir kısmını da kendi ağzından konserlerinde dinlemiştik:
Siz bu hikayeyi biliyor muydunuz?