Dedikodu Kazanı Kaynıyor: Türk Edebiyatı Hakkında Daha Önce Hiç Duymadığınız Dedikodular
Türk edebiyatı dediğimiz zaman aklımıza şiirler ya da romanlar geliyor. Halbuki bu eserlerin yazarları da en az eserleri kadar ilgi çekici. Şair ve yazarların hayatları biraz incelendiğinde çok farklı bilgiler ile karşılaşmak da mümkün. Günümüz dedikodularından sıkıldıysanız gelin biraz da edebiyat dünyasının dedikodularına bakalım!
1. Yaratıcı fikir üretmede Neyzen Tevfik gibi olun!
Neyzen Tevfik çok sık alkol tükettiği için bir gün bir daha içki içmeyeceğine dair yemin etmiş. Ancak dayanamamış ve midesine bir hortum uzatarak ağzına hiç değdirmeden içki içmeyi başarmış. Yine de kendisi sözünün eri bir insanmış…
2. Annesinin aşkına engel olan Nazım Hikmet.
Yahya Kemal’i hepimiz eserleri ile tanıyoruz. Bir de gelin Nazım Hikmet ile olan anısını görelim…
Nazım Hikmet, Yahya Kemal’in öğrencisidir. Hikmet’in evine de bu vesile ile sık sık girip çıkar. Nazım Hikmet’in annesi Celile hanım ise güzeller güzeli bir kadındır. Peşinden sayısız kişinin koştuğu Celile hanıma aşık olan isimlerden biri de Yahya Kemal’dir. Bu aşktan haberdar olan Nazım ise deliye dönerek Yahya Kemal’i tehdit etmiştir. Nazım, bir gün evine gelen Yahya Kemal’in paltosunun cebine hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz yazan bir not kağıdı bırakır. Doğal olarak bu Celile hanım ve Yahya Kemal ilişkisinin bitişi olur.
3. Korkusuzluk deyince de Cahit Sıtkı Tarancı.
Cahit Sıtkı Paris’teyken onun şansına ikinci dünya savaşı çıkıverir. Üstüne de Paris Almanlar tarafından bombalanmaya başlar. Oradan nasıl kaçacağını bilemeyen Tarancı araba da bulamayınca çözümü bisiklette bulur. Paris’ten İstanbul’a kadar bisiklet ile gelir. Tabii ki bu hikaye ne kadar doğru bilemiyoruz ama eğer doğruysa şairi bu azminden dolayı tebrik etmeden geçemeyeceğiz.
4. Cahit Sıtkı neden şiirlerinde sürekli ölüm temasını işliyordu biliyor musunuz?
Cahit Sıtkı Tarancı biraz yaramaz bir çocukmuş. Hangi çocuk değil ki… Ama ünlü şairin babası, Cahit Sıtkı’yı yaramazlık yaptığı bir gün pencereden aşağı sarkıtarak korkutmuş. O günden sonra ise şairimiz ölümden çok korkmaya başlamış. Korkularının üstüne gitme yöntemi olarak ise şiirlerini kullanmış ve şiirlerinde hep ölümden bahsetmiş…
5. Louvre müzesi yanıyor ve tek bir şeyin kurtarılma imkanı var. Mona Lisa tablosu mu kurtarılmalı yoksa küçük bir çocuk mu?
Bu soru yüzünden kavga edilebileceğini eminiz ki düşünmüyorsunuzdur. Ancak bu soru yüzünden Sait Faik ve Peyami Safa resmen birbirlerine girmişler. Peyami Safa ben çocuk yerine tabloyu kurtarırım deyince Sait Faik delirmiş ve Safa’nın üzerine yürümüş. Kavgayı ise araya girenler zor ayırmış. Sanırım o zamanlarda da düşünce özgürlüğü yokmuş…
6. Aziz Nesin ve cimriliği.
Aziz Nesin vakıfta bulunan çocuklara şöyle söylermiş: ‘her biriniz tabağında bir tane pirinç tanesi bırakırsa, kırk pirinç tanesi eder, bir tane daha çocuk doyar onunla’
Bu cümlede bir şey yok diyecekler elbette vardır. Haklılar da ama daha bitmedi. Nesin o kadar cimri bir insanmış ki gazetelerin boş kalan kısımlarını not kağıdı olarak kullanır, yazılarını ise mutlaka kurşun kalemle yazarmış ki sonra silip yeniden başka şeyler yazabilsin…
7. Hüseyin Rahmi’nin mikroplardan korunmak için verdiği savaş…
Hüseyin Rahmi, mikroplardan ve hastalıklardan çok korkarmış. Mikroplardan korunmak için ise tam 100 çift eldiven almış ve sürekli onları giyermiş…
8. Abdülhak Şinasi Hisar ve takıntısı…
Hisar’ın en büyük takıntısı temizlikmiş. Bu takıntı o kadar fazlaymış ki arkadaşları neredeyse suyu bile yıkayarak içecek diye söylenip dururlarmış…
9. Orhan Veli’nin nasıl öldüğünü biliyor musunuz? Eğer bilmiyorsanız hemen anlatalım.
Orhan Veli, bir gün yolda yürürken belediyenin çalışma yapmak için açtığı çukura düşmüş ve başından ağır bir şekilde yaralanmıştır. Birkaç gün hastanede kalan Veli, maalesef ki kurtulamamış ve vefat etmiştir.
10. Cemal Süreyya mı yoksa Cemal Süreya mı?
Ünlü şairimizin soy ismi büyük tartışmalara neden oluyor. Süreyya diyen de var Süreya da. Doğrusu neymiş hemen anlatıyoruz.
Cemal Süreya, Elma isimli şiirinde soy isminden y harfini attığını açıklar. Nedeni ise arkadaşı ile bir iddiaya girmesi ve iddiayı kaybetmesi. İddia ise Üvercinka’nın telefon numarasıymış. Yani doğrusu Cemal Süreya…
11. Ahmet Hamdi Tanpınar çok iyi el falı bakıyormuş. Hatta arkadaşları Tanpınar hakkında şöyle söylüyorlar;
Zaten Hamdi’nin bir medyum yanı vardı. el falınıza bakar, her şeyi bilirdi.
12. Ahmet Haşim, Yahya Kemal’in şair değil de ne bulursa midesine indiren bir elektrik süpürgesi olduğunu düşünüyormuş.
13. Atilla İlhan ise Edip Cansever’in yeteneksiz bir şair olduğunu düşünüyormuş.
14. Mehmed Rauf, para kazanmakta zorlandığı bir dönemde para kazanabilmek için pornografik içerikli romanlar yazmış.
Hatta o romanlar yazarın başını belaya sokmuş ve mahkemeye sevk edilen Rauf, altı ay hapis cezası almış.
15. Mehmet Akif Ersoy’un asıl mesleği veterinerliktir. Bir gün mesleğinden dolayı kendisini küçümseyen arkadaşına ise şu cevabı vererek hepimizi kendine hayran bırakmayı başarmıştır;
Siz baytardınız değil mi ?Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
16. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın oğlundan yediği ibretlik ayar…
Ümit Yaşar, intihara meyilli ve melankolik bir adammış. Hatta birçok kez intihar etmeye kalkışmış ama başarılı olamamış. Daha sonra Ümit Yaşar, oğlunun kız arkadaşına aşık olmuş. Ümit Yaşar’ın oğlu Vedat bunu öğrenmiş ve kendisini Galata Kulesi’nden aşağı atarak intihar etmiş. Avucunda ise bir not varmış ve bu not babasınaymış. Notta ise ‘intihar öyle edilmez böyle edilir’ yazıyormuş.